Çocuklara özgüven nasıl kazandırılır?
Günlük hayatta, toplumumuzda o kadar özgüven olmayan insanlarla karşılaşıyoruz ki; sesi soluğu çıkmayan, ne istediğini bilmeyen, derdini anlatamayan vb.. varlıklarla doldu taştı bu memleket. İnsan durup düşünmeden edemiyor “Neden böyle” diye. Öncelikle bu durum çocukluktan ileri gelmektedir büyük oranda. Çünkü yapma’lar, etme’ler, dur’lar,sus’lar çocuk bunlara boğulmuş halde gelişiyor. İster istemez bilinç altı korumaya geçerek birşeyler yapmaya çalıştığında bunları -ana bilince- gönderiyor ki ” Yanlış birşeyler olmasın ” , ” barındığım bünye zarar görmesin ” diye. Böylelikle yanlış birşeyler yapmaktan korkan kişi bu prangalar altında tekleye tekleye, çekine çekine, kendi geçmişinin baskısı altında birşeyler yapmaya çalışıyor. Üzerindeki bu baskı bünyesinde fırtınalar kopartarak özgüven olmayan insan modelini gözlerimizin önüne seriyor.
O zaman çocukluktan başlayarak bunların bünyeye girmesine izin vermemeliyiz. Bu görevde anne,baba,ağabey,abla,amca,hala vs… kişilere düşmektedir sırasıyla ve herkesin bu konu hakkında katkıda bulunması gerek çünkü bu insanlık görevimiz olmalı, çocuğun üzerimizde hakkı kalmaması için görev olarak kabul etmeliyiz.
Özgüven kazanmak için ne yapmalı?
Yapılacak şey basit ama zahmetli. Sıralama yaparsak eğer;
1. Çocuğa yapabileceği işleri yaptırmalıyız: elbise giyinmesine, yemek yemesine, oyuncaklarını toplamasına izin vermeliyiz. Yanlış yaparsa öncelikle bizlerde kabul etmeliyiz ki; bundan daha normal bir durum yok.
2. Yanlış yaptığında: kızmadan, sabırla ” bak anneciğim, ablacığım.. vs.. bunu böyle yapsak daha iyi olur” deyip soruna değil çocuğun bilincini, çözüme odaklamış oluyoruz.
3. Çocuğa eğitim verirken ( ki çocuk için herşey eğitim, çocukluk döneminde çünkü) beraber yapın. “-Gel oyuncakları toplayalım, -Elbiselerimizi değiştirelim, -yemek yapalım, -alışveriş yapalım, -sofrayı hazırlayalım ” böyle yaparsak çocuk ister istemez (çünkü insan böyle öğrenir) önce davranışları kopyalar ve bir süre sonra da kendi tarzını ortaya koyar.
4. Yaramazlık yaparsa: bu çocuğun gelişimi için önemlidir; koşmalı, zıplamalı, atlamalı… çünkü o yavrucağın kasları gelişim halindedir ve içgüdüsel olarak kasların gelişmesi için hareket etmek zorundadır. Çalışmadan kaslarını geliştiren halterci gördünüz mü, çocuk ağırlık kaldırmayacağı için, ya da spor yapmayacağı için bu yolla çalışıyor. Gelişmiş ebeveynlerde böyle bir durum oluyor mu ?
Cevap yok. Çünkü gelişeceği kadar gelişmiş, hoplamak, zıplamak,koşmak,tırmanmak içinden gelmez.
5. En önemlisi İNSAN yerine koymalıyız. Teşekkür etmeliyiz, özür dilemeliyiz, saygı duymalıyız, uyuduğunda sessiz olmalıyız,saymalıyız,sevmeliyiz…. Bu durumda çocuk “Ben bir bireyim” bilincinde yetişir. Değersizim adlı kötü düşünce tohumları bilinçaltı tarlasına ekilmemiş olur.
Ben bu yolla kardeşimi yetiştirdim tabii ki, bir eğitimci olmamında etkisi oldu. Eğitim derslerinde bu konu hakkında düşünmeden, araştırmadan geçmedim. Ben bunu böyle yaptım ve olumlu sonuç aldım.