Aile içerisindeki tartışmalarda kadın ve erkek nasıl davranmalı?
Zaman zaman hanımıyla zıtlaşmalar, ters düşmeler oluyormuş. Bu yüzden huzuru kaçık, rahatı bozukmuş. Basit de olsa bu kadarcık bir zıtlaşma bile bu işin sonunun gelmeyeceği kanaatine götürüyormuş kendisini. Aile içerisindeki tartışmalarda kadın ve erkek nasıl davranmalı?
Sorusunda, “Ne diyorsunuz bu zıtlaşmamıza? Bu hayat yürümez mi, işi bitirmeye yönelmeli miyim?” diye de ilave ediyor.
Ben böyle kimselere biraz da ibretle, hayretle bakıyor, henüz hayatı bilmeyen acemiler olarak nazar ediyorum. Sen tanımadığın birinin evinde dünyaya gelip büyümüş biriyle müşterek bir hayat yaşamaya başlayacaksın. Sonra da tümüyle aynılık bekleyecek, basit de olsa bir zıtlaşma ve ters düşmeyi, normal kabul etmeyeceksin, olur mu böyle hayali bir evlilik, böyle anlayış? Böyle insan tipi?..
Hayalperest olmamak lazımdır. Sen hanımınla, hanımın da yer yer seninle zıt düşebilir, farklı anlayış ve düşüncede olabilirsiniz. Bunlar geçimsizlik sebebi olamaz. Büyütülüp de huzursuzluk icabı sayılamaz.
Hangi babanın öz evlatları arasında görülmüş biribiriyle tamı tamına aynı olmak, farklı düşünce ve tavırların sahibi olmamak. Var mı böyle öz kardeşlerin arasında tıpkılık, aynılık, farksızlık? Kardeşler arasında bile farklılık mevcut değil mi? Aynı babanın, ananın çocukları arasında bulunan farklılık, başka ana babanın çocukları arasında neden bulunmasın? Bulununca neden bir geçimsizlik sebebi olarak görülüp kötülük işareti şeklinde değerlendirilsin?
Karı koca demek, iki tane ağaçtan yapılmış manken insan gibi birbirinden farksız olmak demek değildir. Aile içerisindeki tartışmalarda kadın ve erkek nasıl davranmalı?
AİLENİN VAZGEÇİLMEZ ŞARTI, NİÇİN SABIRDIR?
Arzulanan aile hayatı odur ki, hanımla bey ortak düşüncede ve anlayışta olsunlar, verecekleri kararlarını ortak olarak versinler, “evet”lerini, “hayır”larını birlikte tespit etsinler. Ancak bu, bir idealdir; idealler her zaman vaki ve mümkün olmamaktadır. Ya bey ya da hanım tarafında farklı mizaç, kültür ve beğeniler söz konusu oluyor, bazen ortak noktayı da bulamadıkları görülüyor; bu defa birinin isteğine ötekinin evet demesi, anlayış göstererek aile hayatını sürdürmesi söz konusu olabiliyor.
İşte burada sabır devreye giriyor. Zaten ben de bugün sabırdan söz etmek istiyorum sizlere. Gerçekten de aile hayatında sabrın yeri küçümsenemez. Hatta denebilir ki sabırsız aile hayatı olamaz, olursa mutlaka birilerinin öfkesi, hiddeti, şiddeti havayı gerginleştirir, Bu da zor bir hayat olur.
– Kim hanımının uyumsuzluğuna sabrederse (sabrın zorluk ve şiddetine göre) Allah o beye Eyyüb aleyhisselam’ın sabrına verdiği mükafat gibi mükafatlar verebilir.
Kim de beyinin uyumsuzluğuna sabrederse (yine sabrın şiddet ve zorluğuna göre) Allah Teala o hanıma da Firavun’un hanımı Asiye’nin sabrına verdiği sevap gibi sevap verebilir.Evet, aile içindeki taraflara sabrın kazandırdığı uhrevi derece ve mükafatlar böyledir. Zaten sabrın bu türlü sevabını düşünüp de sabredenler, derhal evde güzel bir havanın esmesine de sebep olurlar, kendilerini sabra zorlayan olumsuzluklar da bu sebeple azalır, hatta zaman içinde de yok bile olabilir. Ahiretten önce dünyada sabrın karşılığını alırlar. Aile içerisindeki tartışmalarda kadın ve erkek nasıl davranmalı?
– Ailede ideal olan, tarafların konuşarak, anlaşarak kararlarını ortak vermeleridir. Ancak idealler her zaman vaki ve mümkün olmamaktadır. Geriye sabır kalıyor. Sabrı tercih edenlerin asla pişman olmayacakları, hatta ahretteki mükafatlarını görünce “Keşke daha da sabırlı davransaydık.” diyecekleri de hatırlatılıyor.